MALKARA'NIN TARİHİ
İLÇEMİZİN TARİHİ
Malkara ilçesi, Ülkemizin, Marmara Bölgesi'nin Trakya Bölümü'nde yer almaktadır. Trakya Bölümüne adını veren kavim Traklar’dır. Kaynaklar, Traklar’dan pek söz etmemektedir. Ancak son zamanlarda bu konuda yapılan araştırmalarda bunun böyle olmadığı anlaşılmıştır. Traklar MÖ V. yüzyılda Kralları Adela zamanında Odrys adıyla anılırlar. Bunların, Yunanlılara ve Romalılara paralı askerlik yaptıkları bilinmektedir. Dünyanın ilk isyanını Roma'da gerçekleştiren (M.0.90) Spartacüs (Spartaküs) Kırklareli’li bir Trak’tır. 1980’li yıllarda Bulgaristan’da (Haskova'da) İngiliz araştırmacı James MELLART'ın yaptığı kazılar, 1988'de Tekirdağ Naip Köyü’ndeki kazılarda çıkan eserler, Traklar’ın söylenenlerin aksine, zengin bir kültüre sahip olduğunu kanıtlamıştır.
Malkara'nın kuruluşuna gelince; Pers kralı Kserkes (Kayhüsrev) zamanında Yunan şehirleri ile yapılan savaşlar (Pers savaşları) sırasında, Malkara'ya çok yakın olan Gürgen Bayırı denilen yerde bir kalenin yapıldığı söylenmektedir. Bu kale civarında birçok yılan bulunduğundan, bu kaleye Farsça Margar veya Margaar adı verilmiştir. Farsça'da mar yılan, gar veya gaar da in-mağara anlamına geldiğine göre Malkara sözü, yılanlı mağara veya yılanlı kale anlamına gelmektedir.
Bir söylentiye göre, Makedonya Kralı Büyük İskender (MÖ. 356-323) Trakya'da otuz yıldan fazla kalan Persleri (İranlıları) Trakya'dan uzaklaştırınca, Malkara'da Sazan, Malgar ve Kumardaş isimli üç komutanı yedek güçlerin başına bırakmıştır. Kumardaş isimli komutan da bir kale yaptırmıştır (halen oraya Kumardaş Tepe denilmektedir). Sazan adlı Komutan da yine bir kale yaptırmıştır (bugün Sazan Çiftliği denilen yerde). Bu kaleler daha sonra Romalıların eline geçmiştir. Bizanslılar dönemine kadar savunma amacıyla kullanılmışlardır.
Osmanlılar Rumeli'ye geçtiklerinde, Malkara, surları ile ünlü geniş bir yerleşim alanı idi. Bu sırada şehrin adı Megalahora-Megalhora (Büyükköy), Melagoro (Ulular ulusu) diye anılmaktadır. Bilindiği gibi, Osmanlıların Rumeli'ye geçişi Sırplara karşı Bizans'a yardım amacıyladır. Daha sonra, Gelibolu - Çimpe Kalesi’nin Osmanlılara Bizanslılar tarafından verilmesiyle, burayı bir üs olarak kullanan Osmanlılar, tetik (ele geçirme) amacıyla, Gazi Süleyman Paşa'nın emrindeki güçlerle Rumeli'ye geçmişlerdir (1353- 1356). Bu sırada Hacı İlbey, Lala Şahin, Balaban Bey, Küçükhıdır Bey, Evrenbey, Hacısungur Bey, Müstecep Bey gibi ünlü komutanlar öncülüğünde Tekirdağ, Vize, Keşan, İpsala ve Çorlu şehirleri hızlı bir şekilde alınmıştır. Bazı kaynaklar bu sırada Malkara'nın da alındığını yazmaktadırlar. Ancak, Malkara ve Hayrabolu'nun Gazi Süleyman Paşa’nın ölümünden bir kaç yıl önce alındığı, akla daha yatkındır. Süleyman Paşa bir av sırasında (Bolayır ile Seydikavak arasında) kaza ile ölmüştür (1359). Tahtın varisi olan bu şehzadenin ölmesi üzerine yerine kardeşi I. Murat geçmiştir.
1360'lı yılların başında Bizanslıların saldırıları sonucunda Trakya’da Osmanlıların elinde bulunan bir çok yer gibi Malkara'da elden çıkmıştır. Ancak 1. Murat, bölgede duruma hakim olunca, dana önce elden çıkan yerler, Malkara da dahil olmak üzere Osmanlıların eline geçti. Bu duruma göre Malkara'nın Osmanlılara geçtiği son ve kesin tarih 1363'tür. Malkara'yı fetheden komutanın da Hacı İlbey olduğu bilinmektedir. Bugün Trakya'da birçok yerde Mezarı ve Hacı İlbey adına yapılmış okullar bulunmaktadır.
Malkara'nın kesin olarak Osmanlılara geçmesinden sonra, Osmanlı’nın yerleşme politikasına uygun olarak Anadolu'dan getirtilen Yörükler, Malkara ve civarına yerleştirilmişlerdir. Bu arada, Ankara ve Çankırı dolaylarından getirtilen bazı Ahi gruplar da Malkara’ya yerleştirilmişlerdir (Ahievren Köyü’nün adı da buradan gelmektedir). 1. Murat'ın Ahiliğe karşı büyük bir sevgisi olduğundan (kendisi de bir Ahi'dir), Malkara'ya getirtilen Yörükler arasında Ahilik oldukça yaygındır. Malkara ve civarına yerleştirilen Yörüklerin büyük bölümünün 1. Mehmet (Çelebi) döneminde (1402-1421) Saruhan Beyliği’nin Yörükleri olduğu bilinmektedir. Bunlar; Konya, Aydın ve Muğla çevrelerinden getirtilerek yerleştirilmişlerdir. Başlarında da ünlü Paşayiğit (Keşan'ın Paşayiğit kasabası onun adını taşır) bulunmaktaydı.
İstanbul'un Türkler tarafından alınmasından sonra, Malkara'nın Balkanlara yapılacak seferler sırasında önem kazandığı görülür. Fatih döneminde Malkara, daha sonraları Evlad-ı Fatihan adıyla anılan akıncıların merkezi olacaktır.
Paşayiğit'in soyundan Turhan Bey, yaşadığı dönem içinde Malkara'nın gelişmesini sağlamış, bu dönem de Malkara oldukça gelişmiştir. Zira, akıncı birliklerinin tüm ihtiyaçları buralarda karşılanmaktadır. Bugün Malkara civarında Boyacılar, Enserciler, Ekmekçiler, Yaylagöne gibi isimler bu dönemin izlerini taşır. Akıncı birlikleri için lazım olan her şey buralarda hazırlanıyordu. Turhan Bey’in oğulları Atina fatihi Ahmet Bey (ki burada ölmüştür) ve kardeşi Ömer Bey (türbesi Malkara'da adıyla anılan caminin avlusundadır ve Klasik Osmanlı üslubunu taşıyan yapı, sağlam olarak günümüze kadar gelebilmiştir), Fatih döneminde önemli bir Akıncı Beyidir. Kaynaklarda rastlandığı kadarı ile gözü pek bir komutan olan Ömer Bey, Fatih'in emriyle 1465'lerde Venedik'e 70 km. kadar yakın olan Isonzo Irmağına kadar, 1470'lerde Romanya Pleoşti (Bükreş yakınları)'ye kadar uzanan maceralı akınlar yapmıştır. Fatih'in isteği ile 1473 Otlukbeli Savaşına katılmış, Uzun Hasan'ı İran içlerine kadar kovalamış ve bu sırada esir düşmüştür. Fatih, bu değerli adamını, birçok İranlı esiri vererek geri almıştır. Bundan sonra Ömer Bey'in gözden düştüğü ve Malkara'da öldüğü bilinmektedir (1488).
Yükselme döneminde Edirne-Belgrad önem kazanınca Malkara eski önemini yitirir gibi görünür. Ancak bu sırada, ünlü devlet adamlarının ve komutanlarının sürgün yeri olarak önemini devam ettirir.